I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
- Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
- Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
I had a lot of money, but spent everything.
- Çok param vardı ama hepsini harcadım.
Not every student went there yesterday.
- Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
All those who take up the sword shall perish by the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
He is the heaviest of us all.
- O hepimizin en ağırıdır.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
We all sang in unison.
- Hep bir ağızdan şarkı söyledik.
I can't invite all my friends at once.
- Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
Read after me all together.
- Benden sonra hep birlikte okuyun.
The pupils began to read all together.
- Öğrenciler hep birlikte okumaya başladılar.