Doktorlar onu tedavi etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı.
- Doctors did everything they could to cure him.
Şu anda bu hastalığı tedavi etmek tıbben mümkün değildir.
- At present it is medically impossible to cure this disease.
O tamamen tedavi edilemez.
- It cannot be completely cured.
Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.
- Sports cured him of his inferiority complex.
Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.
- There's a cure for everything, except death.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Onun hastalığının bir çaresi yoktur.
- His illness is without a cure.