My uncle gave him a present.
- Dayım ona bir hediye verdi.
My uncle gave him a present.
- Amcam ona bir hediye verdi.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Is this gift Laura's?
- Bu hediye Laura'nın mı?
There are many souvenir shops in the old city.
- Eski şehirde birçok hediyelik eşya mağazaları vardır.
Is there a souvenir shop in the hotel?
- Otelde bir hediyelik eşya dükkânı var mı?
What do you want to give Tom for his birthday?
- Doğum günü için Tom'a ne hediye etmek istiyorsun?
He showered her with expensive gifts.
- Onu pahalı hediye yağmuruna tuttu.
Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
The boxes are gifts. What do they contain?
- Kutular hediyedir. Onların içinde ne var?
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.