Taylor tarafsız olmaya çalıştı.
- Taylor tried to be neutral.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Alkali asitleri nötr hale getirir.
- Alkalis neutralize acids.
Bu şirket beş yıl içinde karbon nötr olmayı planlıyor.
- This company plans to become carbon neutral within five years.
İstediğin kadar gaza bas, arabanın vitesi boşta olduğu için hiçbir yere gidemeyiz.
- You can accelerate as much as you want, but since the car's in neutral, we won't be going anywhere.