O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
O kelime onu mükemmel şekilde açıklıyor.
- That word describes it perfectly.
Kim kendi anadilini kusursuz bir biçimde bilir?
- Who knows his own mother tongue perfectly?
Bu rapor kusursuz değil.
- This report is not perfect.
Ben tamamen normalim.
- I'm perfectly normal.
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
- I can understand your position perfectly.
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.