Sizin için endişelenmek zorunda olmak istemiyorum.
- I don't want to have to worry about you.
Kimseyi incitmek zorunda olmak istemiyorum.
- I don't want to have to hurt anyone.
Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir.
- Mutual steps have to be taken.
Oraya Tom ile gitmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.
- I'd hate to have to go there with Tom.
Seni tekrar uyarmak zorunda kalmak istemiyorum.
- I don't want to have to warn you again.
It has to be an electrical fault.
You have to wear a seat belt.