have lunch

listen to the pronunciation of have lunch
Английский Язык - Турецкий язык
öğle yemeği ye

Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu. - Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me.

Tom öğle yemeği yemedi. - Tom didn't have lunch.

(Fiili Deyim ) öğle yemeği yemek

Öğle yemeği yemek için göle gideceğiz. - We'll go to the lake to have lunch.

Benimle öğle yemeği yemek için zamanın var mı? - Will you have time to have lunch with me?

have some lunch
Öğle yemeği var
to have lunch
öğle yemeği yemek
have lunch

    Турецкое произношение

    häv lʌnç

    Произношение

    /ˈhav ˈlənʧ/ /ˈhæv ˈlʌnʧ/

    Этимология

    [ 'hav, (h)&v, v; in "hav ] (verb.) before 12th century. Middle English, from Old English habban; akin to Old High German habEn to have, and perhaps to hevan to lift; more at HEAVE.
Избранное