I tried to repair his damaged prestige.
- Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
Did you receive any compensation for the damaged luggage?
- Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
I paid for the damage.
- Ben, hasar için ödeme yaptım.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
The hurricane has already caused havoc in the Caribbean.
- Kasırga zaten Karayipler'de hasara neden oldu.
People with agraphia can't write due to a brain injury.
- Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.