Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
- Did you receive any compensation for the damaged luggage?
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Belki ona yanlışlıkla hasar verdim.
- Maybe I accidentally damaged it.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Onlara zarar verildi.
- They've been damaged.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.