Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
- There may be a killer who looks harmless in any social network.
Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
- It can harm your eyes to read in the sun's light.
Suçlama doğru değildi.
- The charge was not true.
Cumhuriyetçi liderler suçlamayı reddetti.
- Republican leaders denied the charge.
Cep telefonunu şarj etmeyi unutma.
- Don't forget to charge your cell phone.
Cep telefonumu şarj etmeliyim.
- I need to charge my cellphone.
Size zarar vermek istemiyoruz.
- We don't mean you any harm.
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
- Tom didn't mean any harm.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
- Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Seni asla incitmek istemedim.
- I never wanted to harm you.
Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
- Do you think television does children harm?
Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- That incident harmed his reputation.
Güneş panelleri gün boyunca bataryaları şarj eder.
- The solar panels charge the batteries during the day.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
Tom saldırı ile suçlanıyor.
- Tom has been charged with assault.
O iyilikten daha çok kötülük yaptı.
- It did more harm than good.
Kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one's going to harm you.
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
Tom hâlâ resmî olarak görevde.
- Tom is still officially in charge.
... our troops in harm's way unless it is truly necessary ...
... festers, puts the most vulnerable people in our society in harm's way. Agreeing to disagree ...