I had to act quickly.
- Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
We'll have to act fast.
- Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.
Look, Tom, we have to move.
- Bak, Tom, hareket etmek zorundayız.
You must move quickly.
- Hızlı hareket etmek zorundasın.
Be prepared to leave.
- Hareket etmek için hazır ol.
When I arrived at the station, the train was just about to leave.
- İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
The train was just on the point of starting when I got to the station.
- İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
The bus was about to start.
- Otobüs hareket etmek üzere idi.
Tom had no desire to move to Boston.
- Tom Boston'a hareket etmek için hiç isteğe sahip değildi.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
You must act more wisely.
- Daha akıllıca hareket etmelisin.
The people who live in Japan must act according to the Japanese country constitution.
- Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.
If you find yourself in quicksand you'll sink more slowly if you don't move.
- Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.
They would have to move fast.
- Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.
We've got to keep moving.
- Hareket etmeye devam etmek zorundayız.
I had to keep moving.
- Hareket etmeyi sürdürmek zorunda kaldım.