The former baseball player that Cincinnati idolized is being sent up the river to Ashland, Ky., to serve a prison term for cheating on his taxes.
Tom's father is in jail.
- Tom'un babası hapishanededir.
In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
- Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
- Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
I waited for you to get out of prison.
- Hapishaneden çıkmanı bekledim.
Tom was sent to a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.
Tom escaped from a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesinden kaçtı.
If you can't make bail, you'll have to stay in jail.
- Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın.
Tom is stuck in jail because he can't afford bail.
- Kefalete gücü yetmediği için Tom hapishanede mahsur kaldı.
You can cage the singer but not the song.
- Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
Tom was sent to a state penitentiary.
- Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.
Dan was given a ten-year sentence at a state penitentiary.
- Dan'e eyalet hapishanesinde on yıl hapis cezası verildi.
You were a prison warden for ten years.
- On yıldır bir hapishane gardiyanıydın.
I was a prison warden for ten years.
- On yıldır hapishane müdürüydüm.