I tried solving the problem.
- Ben sorunu halletmeye çalıştım.
We're working on getting that done.
- Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
The best way to solve a problem is sometimes the simplest.
- Bir şeyi halletmek için en iyi metot bazen en basitidir.
It is difficult to solve this problem.
- Bu sorunu halletmek zor.
I had things I had to deal with.
- Halletmek zorunda olduğum işlerim vardı.
I have to deal with this myself.
- Bunu kendim halletmek zorundayım.
We want to clear up this problem.
- Bu sorunu halletmek istiyoruz.
Due to lack of manpower, we need more time than expectations to handle this task.
- İnsan gücü eksikliği nedeniyle, biz bu görevi halletmek için beklentilerden daha fazla zamana ihtiyacım var.
It's almost impossible to work out this problem.
- Bu sorunu halletmek neredeyse imkânsız.