halâ

listen to the pronunciation of halâ
Турецкий язык - Английский Язык
aunt

She was named Elizabeth after her aunt. - Elizabeth'e halasının adı verildi.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

still

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

still

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

yet

As far as I know, she has not yet married. - Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

paternal aunt
till now
stili
Still, yet
paternal aunt, father's sister, aunt, auntie, aunty
paternal aunt, father's sister
aunty
auntie

The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both. - Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.

still of
hala kızı
cousin
hala orada mısın
are you still there
hala oğlu
cousin
hala baki ve mevcut
extant
hala da öyle
(Bilgisayar) i still do
hala sipariş ettiğim kahvaltıyı bekliyorum
I'm still waiting for the breakfast I ordered
hala uyanık olmak
be still awake
hala uyumadım
i am still awake
hala yatmadım
i am still awake
halâ var olan
extant
hâlâ mı
Is it still going on?
hâlâ o masal
It's still the same old story
seni hala seviyorum
i still love you
teklifim hala geçerli
my offer is still on the table
büyük hala
grandaunt
evlenmemiş hala
spinster aunt
sana hala aşığım
i am still in love with you
sana hala kızgınım
i'm still angry at you
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hâlât) Babanın kız kardeşi, hala. Arapçada: Ananın kızkardeşi. Teyze
(Osmanlı Dönemi) (Harf-i cerrdir) İstisnaya delâlet eder
(Osmanlı Dönemi) (Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân
Babanın kız kardeşi

Babanın kız kardeşine hala denir. - Babanın bacısına hala denir.

entere
bibi
eme
eci
çiçe
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Pişmiş et
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Koparmak
HALA'LA'
(Osmanlı Dönemi) Erkek sırtlan
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Ayak yolu, abdesthane
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Boş, hâli
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Devenin çökmesi