I want to know the truth.
- Hakikatı bilmek istiyorum.
You can't win against the truth.
- Hakikat karşısında galip gelemezsin.
I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
- İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
I really don't think so.
- Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
It's a truly difficult problem to resolve.
- Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
I really, truly believe that.
- Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
Tom is out of touch with reality.
- Tom hakikatten habersiz.
You should face up to the reality.
- Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder.