Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Kahverengi saçın çok güzel olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that brown hair is very beautiful?
Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
- He has unsightly hairs growing out of his ears.
Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.
- A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside.
Tom'un kıllı kolları yok.
- Tom doesn't have hairy arms.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
- Also Felicja has blonde straight hair.
Piotr'un saçları siyahtır ama Lech'in saçları sarıdır.
- Piotr has black hair but Lech has blond hair.
I requyre you take thys hayre that was thys holy mannes and put hit nexte thy skynne, and hit shall prevayle the gretly.
She said she couldn't go out with me Friday - she had to wash her hair.
Just a little louder please - turn that knob a hair to the right.
And draweth new delights with hoary hairs. - Edmund Spenser.
I was down at the New Amsterdam staring at this yellow-haired girl.