Saç tıraşı olmanın zamanı çoktan geldi.
- It's high time you had a haircut.
Kısa saç stilini severim.
- I like the short hairstyle.
Saçında bir kuş tüyü var.
- You have a feather on your hair.
Hayalet görünce öyle korktum ki tüylerim diken diken oldu.
- When I saw the ghost, I was so frightened that my hair stood on end.
Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.
- A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
Çorbamda bir kıl var.
- There's a hair in my soup.
Lidia'nın sarı düz saçları var.
- Lidia has blonde straight hair.
Saçlarım Jane'inkinden daha uzun.
- My hair is longer than Jane's is.
I requyre you take thys hayre that was thys holy mannes and put hit nexte thy skynne, and hit shall prevayle the gretly.
She said she couldn't go out with me Friday - she had to wash her hair.
Just a little louder please - turn that knob a hair to the right.
And draweth new delights with hoary hairs. - Edmund Spenser.
I was down at the New Amsterdam staring at this yellow-haired girl.