Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Saç tıraşı olmanın zamanı çoktan geldi.
- It's high time you had a haircut.
Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!
- I'm scared of big, black, hairy tarantulas!
Hayalet görünce öyle korktum ki tüylerim diken diken oldu.
- When I saw the ghost, I was so frightened that my hair stood on end.
Hayvanların derisi kıllarla kaplı.
- The skin of animals is covered with hair.
Kıllılığın erkekliğin bir sembolü olduğunu düşünüyorum, bu yüzden gerçekten seviyorum.
- I think hairiness is a symbol of masculinity, so I really like it.
It might sound far-fetched, but this is a real problem.
- Das mag wie an den Haaren herbeigezogen erscheinen, aber es ist ein echtes Problem.