Mary says she will follow through on her ambitions.
- Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
What are your ambitions?
- Senin hırsların nedir?
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
I'm passionate about my job.
- Ben işim hakkında hırslıyım.
Mary is very passionate about her work.
- Mary işi hakkında çok hırslı.
That politician is full of ambition.
- Bu politikacı hırs dolu.
He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
Tom is an avid fisherman.
- Tom hırslı bir balıkçı.
She is an avid reader.
- O hırslı bir okuyucu.