She takes pride in her high school.
- O, lisesi ile gurur duyuyor.
Many parents take pride in their children.
- Birçok anne-baba çocuklarıyla gurur duyuyor.
His vainglory put the Republic at risk.
- Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.
Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
His vainglory put the Republic at risk.
- Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.
It was not one of my proudest moments.
- O en gurur verici anlarımdan biriydi.
It was the proudest moment of my life.
- Hayatımın en gurur verici anıydı.
She is proud of her son.
- O, oğlu ile gurur duymaktadır.
Keiko is proud of her family.
- Keiko ailesiyle gurur duymaktadır.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
We took pride in our strength.
- Gücümüzle gurur duyduk.
She takes pride in her high school.
- O, lisesi ile gurur duyuyor.
I want you to be proud of me.
- Ben bana gurur duyulmasını istiyorum.
He may well be proud of his daughter.
- O kızı ile gurur duyabilir.
His vainglory put the Republic at risk.
- Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.