Meselenin ciddiyetini anlayamıyorlardı.
- They couldn't comprehend the seriousness of the matter.
Bu, nihayet durumun ciddiyeti hakkında beni ikna etti.
- This has finally convinced me of the seriousness of the situation.
Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.
- Gravity stresses the human body.
Yerçekimi her şeyi dünyaya düşürür.
- Gravity brings everything down to Earth.
İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
- The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
- Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
- This is a matter of the utmost gravity.
Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.
- Newton established the law of gravity.
Tom durumun ciddiyetinin farkında değildi.
- Tom wasn't aware of the gravity of the situation.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
Mars'ın yer çekimi Dünya'nın yer çekiminin %38'idir.
- Mars's gravity is 38% of Earth's gravity.
Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.
- Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations.
... gravity continues to squeeze together clouds of gas and dust, ...
... distillation of the laws of nature into four fundamental forces. Gravity, electricity ...