Ben onu herhangi başka adamdan daha içten seviyorum.
- I love him more deeply than any other man.
Birbirinizi içten seviyor musunuz?
- Do you love each other deeply?
O anne ve babasına derinden bağlıdır.
- She is deeply attached to her parents.
Tom Mary'ye derinden âşık.
- Tom is deeply in love with Mary.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Tom yaptıklarını yaptığına çok pişman oldu.
- Tom deeply regretted doing what he had done.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
- Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.