grain; food made from this grain

listen to the pronunciation of grain; food made from this grain
Английский Язык - Турецкий язык

Определение grain; food made from this grain в Английский Язык Турецкий язык словарь

cereal
tahıl

Tom tahıl bulamacı kutusunu dolaptan çıkardı ve kendisine bir kase dolusu koydu. - Tom got a box of cereal out of the cupboard and poured himself a bowlful.

En sevdiğin tahıl nedir? - What's your favorite cereal?

cereal
{i} mısır gevreği

Tom sütü mısır gevreğine döktü. - Tom poured milk on his cereal.

Tom genellikle kahvaltı için bir kase mısır gevreği yer. - Tom usually eats a bowl of cereal for breakfast.

cereal
{i} (mısır gevreği gibi) tahıldan yapılmış kahvaltılık yiyecek
cereal
{i} kahvaltılık gevrek

Biraz kahvaltılık gevrek ve portakal suyu alacağım. - I'll have some cereal and orange juice.

Tom kahvaltılık gevrek yiyor. - Tom is eating cereal.

cereal
tahıl veya tahıl bitkilerine ait
cereal
{i} hububat

E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir. - Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.

Tom genellikle mutfak masasında oturur ve sabah gazetesini okurken hububat yer. - Tom usually sits at the kitchen table and eats cereal while reading the morning paper.

cereal
tahıl türünden
cereal
tahıla ait
cereal
tahıllı

Biz tam tahıllı gevrekleri tercih ediyoruz. - We prefer whole-grain cereals.

O tam tahıllı hububatı tercih eder. - She prefers whole-grain cereals.

cereal
{i} tahıl bitkisi
cereal
{i} tahıl, hububat, zahire
cereal
ABD herhangi bir tahıl ile hazırlanmış ve kahvaltıda yenen bir yiyecek
Английский Язык - Английский Язык
{i} cereal