Yeşil, benim en sevdiğim renktir.
- Grün ist meine Lieblingsfarbe.
Yeşil elmaları yedim.
- Ich aß die grünen Äpfel.
Sen biraz solgun görünüyorsun.
- You look a little green around the gills.
O son zamanlarda biraz solgun görünüyor.
- She's been looking a little green lately.
This brand has only green products.
There's a lot of greenery in Tokyo Midtown!
- In der Tokyoer Innenstadt gibt es viel Grün.