gory

listen to the pronunciation of gory
Английский Язык - Турецкий язык
kanlı
{s} kan dondurucu
{s} ürpertici
gorily kanlı olarak
{s} korkunç
unpleasant
hoşa gitmeyen
unpleasant
{s} hoş olmayan

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var. - This fruit has an unpleasant smell.

Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti. - To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.

unpleasant
nahoş

O bu tür görüşü nahoş bulur. - He finds this kind of opinion unpleasant.

unpleasant
{s} tatsız

Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır. - Mrs. Jones is often unpleasant to her husband's secretary over the phone.

O iki saat tatsız bir hikaye hakkında konuştu. - He spoke about the unpleasant story for two hours.

unpleasant
antipatik

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom. - Don't be so unpleasant with your sister, Tom.

unpleasant
fena
unpleasant
kaba
gorily
kanlı bir şekilde
gorily
(zarf) kanlı bir şekilde
unpleasant
{s} sıkıcı
unpleasant
unpleasantnessnahoşluk
unpleasant
unpleasantlynahoşça
unpleasant
{s} çirkin
unpleasant
tatsızlık
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение gory в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gori
Gürcistan'da bir kent
Английский Язык - Английский Язык
gory
Избранное