Tom şu anda yatmak istemiyor.
- Tom doesn't want to go to bed right now.
Beni aradığında yatmak üzereydim.
- I was about to go to bed when he called me up.
Şimdi yatmaya gitmek zorundasın.
- You have to go to bed now.
Birisi kapıyı çaldığında o yatmaya gitmek üzereydi.
- She was about to go to bed when someone knocked on the door.
Genellikle dokuzda yatarım.
- I usually go to bed at nine.
Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
It's been a long day - I think I'll just go to bed.