Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Doktor Tom'a daha dengeli bir diyet yemesi gerektiğini söyledi.
- The doctor told Tom he needed to eat a more balanced diet.
Bana bakiyemi söyler misin?
- Could you tell me my balance?
Hesabımın bakiyesi nedir?
- What's the balance of my account?
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
- The music is in balance with the structure of the movie.
The balance of nature is very fragile.
- Das Gleichgewicht der Natur ist sehr zerbrechlich.