Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

gizleme

listen to the pronunciation of gizleme
Турецкий язык - Английский Язык
hide

You don't have to hide your feelings. - Duygularını gizlemek zorunda değilsin.

Tom kept his hat on to hide his baldness. - Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.

cover-up
obfuscation
secretion
keeping (something) secret, hiding, concealment; dissembling, dissemblance
hiding, concealment, secreting
dissimulation
camouflage
hiding

How do you know Tom wasn't hiding something? - Tom'un bir şey gizlemediğini nasıl biliyorsunuz?

Hiding yourself won't help. - Kendini gizlemen işe yaramaz.

hiding, concealment
suppression
concealment
{i} secreting
envelopment
occultation
(Askeri) protection from the eyes
coverup
obscuration
gizlemek
hide

Tom kept his hat on to hide his baldness. - Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.

Tom did his best to hide his disappointment. - Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.

gizlemek
{f} conceal

The criminal had to conceal his identity. - Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.

Tom was wearing a mask to conceal his identity. - Tom kimliğini gizlemek için bir maske takıyordu.

gizleme ağı
(Askeri) camouflage net
gizleme ağı
(Askeri) fishnet
gizleme disiplini
(Askeri) camouflage discipline
gizleme paneli
modesty panel
gizleme sağlayan arazi
(Askeri) concealing feature
gizleme sisi
screening smoke
gizleme yeri
cache
gizleme yeri
hiding place
gizleme yeri
hideaway
gizlemek
bury
gizlemek
bottle up
gizlemek
cloak
gizlemek
obfuscate
gizlemek
tuck away
gizlemek
gloss over
gizlemek
efface
gizlemek
suppress
gizlemek
hugger-mugger
gizlemek
(deyim) keep dark
gizlemek
mantled
gizlemek
occult
gizlemek
(deyim) sweep underneath the rug
gizlemek
(deyim) sweep underneath the carpet
suni gizleme
(Askeri) artificial concealment
gizle
hide

I shall hide the key so that you cannot open the suitcase. - Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.

Tom had nothing to hide. - Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.

gizle
blot out
gizle
secrete
gizle
{f} secreting
gizle
{f} hidden

The sun was hidden in the moon's shadow. - Güneş ayın gölgesine gizlenmişti.

The cat lay hidden in the bushes. - Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.

gizle
conceal

She concealed the fact that she used to be a salesgirl. - O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.

Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work. - Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.

gizle
{f} disguise

Tom disguised himself as a priest. - Tom bir rahip olarak kendini gizledi.

He disguised himself as a salesman and visited her house. - Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.

gizle
gloss over
gizlemek
lurk
gizlemek
dissemble
gizlemek
veil

She wears a veil to hide her wounds. - O, yaralarını gizlemek için bir peçe takar.

gizlemek
wrap up
gizlemek
embower
gizlemek
belie

Tom believes that the government wants to hide the truth about aliens. - Tom hükümetin yabancılar hakkındaki gerçeği gizlemek istediğine inanıyor.

gizlemek
{f} shroud
gizlemek
secrete
gizle
concealing

Tom isn't very good at concealing his feelings. - Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.

Tom has done a pretty good job concealing his dissatisfaction. - Tom memnuniyetsizliğini gizleyen oldukça iyi bir iş yaptı.

gizle
concealed

Tom concealed his pistol under his coat. - Tom silahını paltosunun altında gizledi.

Tom concealed his anger from Mary. - Tom öfkesini Mary'den gizledi.

gizle
disguised

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

She disguised herself as him. - O, kendini o olarak gizledi.

gizlemek
to camouflage
gizlemek
camouflage
gizlemek
hugger mugger
gizlemek
to keep (something) secret, hide, conceal; to dissemble
gizlemek
hoodwink
gizlemek
hush
gizlemek
blot out
gizlemek
enshroud
gizlemek
plant
gizlemek
hush up
gizlemek
to hide, conceal, secrete
gizlemek
disguise
gizlemek
keep in one's bosom
gizlemek
keep in dark
gizlemek
keep from
gizlemek
keep back
gizlemek
cover up

Fadil went to extremes to cover up his greed. - Fadıl açgözlülüğünü gizlemek için her yolu denedi.

gizlemek
cache
gizlemek
to hide, to bury; to conceal, to cloak, to mask; to belie, to suppress; to secrete; to disguise
gizlemek
obscure
gizlemek
mask

Tom was wearing a mask to conceal his identity. - Tom kimliğini gizlemek için bir maske takıyordu.

gizlemek
{f} pocket
gizlemek
keep snug
gizlemek
{f} sheathe
gizlemek
gloze over
gizlemek
gloze
gizlemek
blot
gizlemek
{f} screen
gizlemek
draw a veil over
gizlemek
keep smth. under wraps
gizlemek
bosom
gizlemek
huggermugger
gizlemek
sweep under the carpet
hastalığını gizleme
dissimulation
kamuflaj, gizleme ve aldatma
(Askeri) camouflage, concealment, and deception
suni gizleme malzemesi
(Askeri) artificial materials
tabii gizleme
(Askeri) natural concealment
öz-gizleme
(Pisikoloji, Ruhbilim) self-effacement
Турецкий язык - Турецкий язык
Gizlemek işi
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) TEDSİYE
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) HAFY
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) MUHAMERE
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) İDGAM
Gizlemek
(Osmanlı Dönemi) GATT
gizlemek
Saklamak, görünmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma koymak
gizlemek
Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek: "Bu işi babasından gizlemiş ama, ablasına açmıştır."- H. Taner
gizlemek
Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek