We look forward to your entries.
- Girdileriniz için can atıyoruz.
A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters.
- Bir çalışma, Wikipedia'nın sağlık ve tıp konularındaki girdilerinin yüzde 90'ının hatalı olduğunu buldu.
What surprised me most when I first entered college was how few of my classmates knew how to study efficiently.
- Üniversiteye ilk girdiğimde beni en çok şaşırtan şey sınıf arkadaşlarımdan çok azının verimli çalışmayı nasıl bildikleriydi.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
She beckoned me to come in.
- O bana içeri girmem için işaret etti.
A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters.
- Bir çalışma, Wikipedia'nın sağlık ve tıp konularındaki girdilerinin yüzde 90'ının hatalı olduğunu buldu.
We look forward to your entries.
- Girdileriniz için can atıyoruz.
Would you mind telling me how you got into my office?
- Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?
I can't believe that you actually got into Harvard.
- Harvard'a gerçekten girdiğine inanamıyorum.
Does Tom get into the city very often?
- Tom çok sık şehre girer mi?
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
This ticket allows two people to enter.
- Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
I saw him go into the toilet a few minutes ago.
- Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.
Let's not go into details.
- Ayrıntıya girmeyelim.