When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
- İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
- Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
Tom gave me a tour of his house.
- Tom bana evini gezdirdi.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
- Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
I don't want Tom wandering around the mall by himself.
- Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
He went to Hawaii to do some sightseeing.
- O, gezi turu yapmak için Hawaii'ye gitti.
I want to get a sightseeing visa.
- Bir gezi için vize almak istiyorum.