More and more couples go on honeymoon trips abroad.
- Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
Do you often take business trips?
- Sık sık iş gezilerine çıkar mısın?
I'm going to take you on a tour.
- Seni bir geziye çıkaracağım.
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
We're going to travel to Estonia at the beginning of next month.
- Önümüzdeki ayın başında Estonya'ya geziye gideceğiz.
He was traveling in the Philippines this time last year.
- Geçtiğimiz yıl bu zamanda Filipinler'de geziyordu.
Their trip has been cancelled due to rain.
- Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi.
Some day we'll take a trip to India.
- Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
Tom went sightseeing.
- Tom gezi turuna gitti.
The object of the journey was to visit Grandma.
- Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
We are going on a journey next month.
- Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
If it rains tomorrow, the excursion will be canceled.
- Yarın yağmur yağarsa gezi iptal edilecek.
Most students do the sights of Kyoto on their school excursion.
- Çoğu öğrenci okul gezilerinde Kyoto'nun görülmeye değer yerlerini geziyorlar.
They chartered a bus for the firm's outing.
- Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.
It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
I walked about aimlessly on the street.
- Caddede amaçsızca gezindim.
The man walked around the corner.
- Adam köşenin çevresinde gezindi.
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
Can I offer you a ride?
- Sana bir gezinti önerebilir miyim?
Don't accept rides from strangers.
- Yabancılardan gezinti kabul etmeyin.
He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
Some problems are expected on their expedition.
- Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.