I'm going to take you on a tour.
- Seni bir geziye çıkaracağım.
Why did we have to come on this tour? It's really boring.
- Neden bu geziye gelmek zorundaydık? Gerçekten çok sıkıcı.
Gulliver's Travels was written by a famous English writer.
- Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.
He was traveling in the Philippines this time last year.
- Geçtiğimiz yıl bu zamanda Filipinler'de geziyordu.
The trip calls for a lot of money.
- Gezi çok fazla para gerektirir.
Some day we'll take a trip to India.
- Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.
He went to Hawaii to do some sightseeing.
- O, gezi turu yapmak için Hawaii'ye gitti.
I want to get a sightseeing visa.
- Bir gezi için vize almak istiyorum.
The object of the journey was to visit Grandma.
- Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
We are going on a journey next month.
- Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
We enjoyed the excursion very much.
- Geziden çok hoşlandık.
He's the one who made an excursion there.
- Oraya geziye giden odur.
It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
They chartered a bus for the firm's outing.
- Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.
I walked about aimlessly on the street.
- Caddede amaçsızca gezindim.
The man walked around the corner.
- Adam köşenin çevresinde gezindi.
Tom is touring with Mary's band.
- Tom Mary'nin grubuyla geziyor.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
I had to wait for a ride.
- Gezinti için beklemek zorunda kaldım.
Don't accept rides from strangers.
- Yabancılardan gezinti kabul etmeyin.
Some problems are expected on their expedition.
- Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.
I anticipate that there will be problems on their expedition.
- Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.