Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Sen seçilmiş birisin.
- You are the chosen one.
Evlat edinilmiş olduğumu biliyorum.
- I know that I'm adopted.
O bir bebekken evlat edinilmiştir.
- She was adopted as an infant.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
- The president of the republic is chosen by the people.
Zengin tüccar çocuğu evlatlık aldı ve onu mirasçısı yaptı.
- The rich merchant adopted the boy and made him his heir.
Tom kendinin evlatlık olduğunu biliyor mu?
- Does Tom know he was adopted?
O, seçilenler arasındaydı.
- He was among those chosen.
Seçilmek istemiyorum.
- I don't want to be chosen.
Tom Mary'nin fikrini benimsedi.
- Tom adopted Mary's idea.
Onlar teklifi benimsediler.
- They adopted the proposal.
Onlar teklifi benimsediler.
- They adopted the proposal.
Tom defter tutma metodumuzu benimsedi.
- Tom adopted our method of bookkeeping.
I believe you dialed the wrong number.
- Ich glaube, du hast die falsche Nummer gewählt.