Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.
- Bad habits are easy to get into.
Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.
- I'd like to get into journalism in the future.
İçeri girmek için nereden bir bilet alabilirsin?
- Where can you buy a ticket to get in?
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
Başımı belaya sokmak istemiyorum.
- I don't want to get into trouble.
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble.
Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
- Get in touch with me as soon as you arrive here.
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get inside? Do you have a key?
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.