Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- Sie sah aus, als wenn sie einen Geist gesehen hätte.
Daha önce böyle bir yer görmemiştim.
- Ich hatte einen solchen Ort noch nie zuvor gesehen.
Ben onu daha önce görmüştüm.
- Ich habe sie vorher gesehen.
Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- Sie sah aus, als wenn sie einen Geist gesehen hätte.
Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.
- The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
Bunun gibi görünen bir intiharı hiç görmedik.
- We have never seen a suicide that looked like this.
Sıcak kum üzerindeki beş saatten sonra ufukta bir çöl serabı gibi görünen bir şey görmeye başladı.
- After five hours on the hot sand, he began to see something on the horizon that looked like a desert mirage.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
O gün görülen bir dolunaydı.
- It was a full moon that was seen that day.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Gökyüzünden görüldüğünde,ada çok güzeldi.
- Seen from the sky, the island was very beautiful.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
I have never seen a red refrigerator.
- Ich habe noch nie einen roten Kühlschrank gesehen.
I've never seen such a beautiful sunset.
- Ich habe nie so einen schönen Sonnenuntergang gesehen.
Statistically speaking, flying in a plane is much safer than traveling by car.
- Statistisch gesehen, ist es viel sicherer, mit dem Flugzeug als mit dem Auto zu reisen.