I want to strain your nerves.
- Ben sinirlerini germek istiyorum.
Their marriage has been strained lately because of financial problems.
- Mali sıkıntılar nedeniyle evlilikleri son zamanlarda gerildi.
His weight strained the rope.
- Onun ağırlığı ipi gerdi.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
I can't stretch my right arm.
- Sağ kolumu geremiyorum.
Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
- Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
Tom's meeting with his boss was very tense.
- Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
Relax. You're all tensed up.
- Rahatlayın. Hepiniz gerginsiniz.
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
His weight strained the rope.
- Onun ağırlığı ipi gerdi.
Dad stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
My father stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerildi.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
The dough broke up when Tom tried to stretch it.
- Tom onu germeye çalıştığında hamur parçalandı.
Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow.
- Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.
Tom has completely recovered and can go back to work.
- Tom tamamen iyileşti ve işe geri dönebilir.
Mongolian nomads live in gers.