1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
- Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
Bu köyün nüfusu azalmıştı.
- The population of this village had decreased.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Satışlar bugünlerde azaldı.
- Sales have decreased these days.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
- A fallen rock barred his way.
Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.
- Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
Tom'un teklifi reddedildi.
- Tom's offer was declined.
Ben kişisel nedenler için reddedildim.
- I declined for personal reasons.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.