Chile is waiting for your return!
- Şili senin geri dönüşünü bekliyor!
She prayed for her son's return.
- O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
He has made a turnaround of a hundred and eighty degrees.
- O, yüz seksen derecelik bir geri dönüş yaptı.
Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
Tom will go back home soon.
- Tom yakında eve geri dönecek.
Go back to your seat.
- Koltuğunuza geri dönün.
Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
- Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.
After a long absence, he returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
He returned to Japan.
- O, Japonya'ya geri döndü.
He returned to America.
- Amerika'ya geri döndü