Movie theaters are losing more and more revenue due to internet piracy.
- Sinemalar, internet korsanlığı nedeniyle gittikçe gelir kaybediyorlar.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
Her large income enables her to go to Paris every year.
- Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.
If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life.
- Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.
Revenues are growing, but not as fast as costs.
- Gelirler artıyor, ancak masraflar kadar hızlı değil.
I can provide you with some statistical predictions of expected revenues.
- Size beklenen gelirlerin istatistiksel tahminlerini sağlayabilirim.
As soon as he got home, he began to play a computer game.
- O eve gelir gelmez bir bilgisayar oyunu oynamaya başladı.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
If your boss sacks you, it means you're fired.
- Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.
This signal means don't walk.
- Bu işaret yürüme anlamına gelir.