gegebenheiten

listen to the pronunciation of gegebenheiten
Немецкий Язык - Турецкий язык
durum, hal, sonuç
Английский Язык - Турецкий язык

Определение gegebenheiten в Английский Язык Турецкий язык словарь

conditions
koşullar

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir. - That politician is well versed in internal and external conditions.

Yaşam koşulları zordu. - Living conditions were hard.

conditions
şartlar

Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar. - They want to better their working conditions.

Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. - Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.

circumstances
{i} şartlar

Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik. - I wish we could have met under better circumstances.

Tom çok zor şartlar altında iyi bir iş yapıyor. - Tom's doing a good job under very difficult circumstances.

conditions
koşul

Yaşam koşulları zordu. - Living conditions were hard.

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir. - That politician is well versed in internal and external conditions.

conditions
durum

Hava durumları değişebilir. - Weather conditions may change.

Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor. - This patient's conditions are getting worse day after day.

circumstances
{i} koşullar

O, kendini koşullara uydurdu. - He adapted himself to circumstances.

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum. - I think I've showed considerable constraint under the circumstances.

conditions
alıştır/düzenle
conditions
(Ticaret) işlem
circumstances
{i} varlık
circumstances
mali durum/koşullar
circumstances
{i} zenginlik
circumstances
mali durum
circumstances
durumlar

Bunlar özel durumlar. - These are special circumstances.

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır. - There are complicated circumstances behind the matter.

conditions
(Ticaret) muamele
conditions
koşullu olarak