She shouldn't have any problem passing the exam.
- Sınavı geçmede hiçbir sorunu olmamalı.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
All transit passangers should proceed to the Departures Hall.
- Tüm transit yolcuların Gidiş Salonuna geçmeleri gerekir.
It is easier for a camel to pass through the eye of a needle than for a rich man to enter the kingdom of God.
- Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Jim boasts of having passed the exam.
- Jim sınavı geçmekle öğünüyor.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
We have to get through security.
- Güvenlikten geçmek zorundayız.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
I dislike going through customs at the airport because it takes so long.
- Havaalanında gümrüklerden geçmekten hoşlanmam çünkü çok uzun sürüyor.
Many trains pass through the old stone tunnel.
- Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
We got behind the car and pushed.
- Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.
The ship passed under the bridge.
- Gemi köprünün altından geçti.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Konuyu bütünüyle öğrenmek istiyorum, hiçbir detayı es geçme.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
Why doesn't the U.S. switch to the metric system?
- ABD neden metrik sisteme geçmiyor?
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Factories have been urged to switch from coal to a cleaner fuel.
- Fabrikalar kömürden temiz bir yakıta geçmek için teşvik edilmiştir.
If you have questions, don't hesitate to get in touch with me!
- Sorularınız varsa, benimle temasa geçmekten çekinmeyin!
I think I can speak French well enough to get by.
- Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
I dislike going through customs at the airport because it takes so long.
- Havaalanında gümrüklerden geçmekten hoşlanmam çünkü çok uzun sürüyor.
This ship is too big to pass through the canal.
- Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.
We all want to be current.
- Hepimiz geçmek istiyoruz.
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
The train is twenty minutes behind time.
- Tren yirmi dakika geç kaldı.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
Ten years have gone by since his death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Ken saved his face by passing the examination.
- Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
Our profits exceeded even the most optimistic estimates announced last year.
- Bizim kâr geçen yıl duyurulan en iyimser tahminleri bile aştı.
The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
- Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
I think I can speak French well enough to get by.
- Sanırım geçmek için yeterince iyi Fransızca konuşabilirim.
I'm going to have to pass on that.
- Bunu geçmek zorunda kalacağım.
Crossing that desert is dangerous.
- O çölü geçmek tehlikelidir.
It's impossible to cross the river by swimming. It's too wide!
- Nehri yüzerek geçmek imkânsız. Çok geniş!
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
He came back last August.
- O, geçen ağustos ayında geri geldi.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüyü geçmek tehlikelidir.
It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüden geçmek tehlikeli.