I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Adolescence is a period of transition between childhood and adulthood.
- Ergenlik çocukluk ve yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir.
The transition from farm life to city life is often difficult.
- Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
- Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
A car lying on its side blocked the passage.
- Yan yatan bir araç geçişi engelledi.
Tom bought a VIP pass.
- Tom bir VIP geçiş aldı.
I got a season's pass to all the home games.
- Bütün ev oyunları için sezonluk geçiş aldım.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Konuyu bütünüyle öğrenmek istiyorum, hiçbir detayı es geçme.
Skip the boring chapters.
- Sıkıcı bölümleri geç.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English.
- Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.
Why doesn't the U.S. switch to the metric system?
- ABD neden metrik sisteme geçmiyor?
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
I need to go over my notes.
- Notlarımı gözden geçirmeliyim.
The train was ten minutes behind time.
- Tren on dakika geç kaldı.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
Days go by and still no sign of Tom.
- Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.
Ten years have gone by since my father died.
- Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
He was passing by on his bicycle when he heard a cry for help.
- O, bir yardım çığlığı duyduğunda, bisikletiyle geçiyordu.
We went over this last week.
- Geçen hafta bunu tekrar gözden geçirdik.
I went over his report, but couldn't find any mistakes.
- Onun raporunu tekrar gözden geçirdim ama hiçbir hata bulamadım.
The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
Our profits exceeded even the most optimistic estimates announced last year.
- Bizim kâr geçen yıl duyurulan en iyimser tahminleri bile aştı.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
The educational system is in transition.
- Eğitim sistemi geçiş aşamasında.
Adolescence is a period of transition between childhood and adulthood.
- Ergenlik çocukluk ve yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir.
I saw him crossing the street.
- Onun caddeyi geçişini gördüm.
The border crossing was crowded with people, many of whom were refugees.
- Sınır geçişi insanlarla doluydu, onların çoğu mültecilerdi.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
- Tom yüksek hızla dar tünelden geçti.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Tom came back to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.