Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
- It is by no means easy to please everybody.
Bu kesinlikle kolay okunmuyor.
- This is by no means easy reading.
O, kesinlikle gelmez.
- He will by no means come.
''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''
- Are you still mad at me? No, not at all.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
Yorgun musun? Hayır, hiç değil.
- Are you tired? No, not at all.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
O hiç centilmen değil.
- He is not at all a gentleman.
Ben hiç yorgun değilim.
- I'm not at all tired.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.