Without an air conditioner, people nowadays cannot live.
- Klima olmadan, insanlar günümüzde yaşayamıyor.
Nowadays anybody can get books.
- Günümüzde herkes kitap alabilir.
The formation and movement of hurricanes are capricious, even with our present-day technology.
- Günümüz teknolojisiyle bile kasırgaların oluşum ve hareketleri kaprislidir.
Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
- Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
People are so low down these days!
- Günümüzde insanlar çok alçaklaştı!
Don't worry, present day cosmetic surgery is much better than it used to be in Doctor Frankenstein's days.
- Endişelenmeyin, günümüzün kozmetik cerrahisi, Doktor Frankenstein'ın günlerinde olduğundan çok daha iyidir.
Good day, how are you?
- İyi günler, nasılsın?
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
- Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!
This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
Date of last revision of this page: 2010-11-03
- Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
I regret having been idle in my school days.
- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.