A shameless liar speaks smilingly.
- Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
Smiling sadly, she began to talk.
- O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
A shameless liar speaks smilingly.
- Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
She smiled at her baby.
- O, bebeğine gülümsedi.
Hello, said Tom, smiling.
- Tom gülümseyerek merhaba, dedi.
The mother extended her hand to her baby, smiling brightly.
- Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı.