I went to the hospital to have my eyes tested.
- Gözlerimi kontrol ettirmek için hastaneye gittim.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
She was watching the film with her eyes red in tears.
- O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
- Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
Mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
I observed that his hands were unsteady.
- Ellerinin titrek olduğunu gözlemledim.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
Tom likes to observe birds.
- Tom kuşları gözlemlemeyi sever.