gözlenebilir

listen to the pronunciation of gözlenebilir
Турецкий язык - Английский Язык
observable
Able to be observed
Any physical property that can be observed and measured directly and not derived from other properties
{a} remarkable, plain, visible, noted
Something that is observable can be seen. Mars is too faint and too low in the sky to be observable. something that is observable can be seen or noticed noticeable
{s} discernible; protruding; seeable; able to be observed (of religious laws)
Worthy or capable of being observed; discernible; noticeable; remarkable
capable of being seen or noticed; "a discernible change in attitude"; "a clearly evident erasure in the manuscript"; "an observable change in behavior"
Deserving to be observed
gözle
(Bilgisayar) watch

She was watching the film with her eyes red in tears. - O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.

Bird watching is a nice hobby. - Kuş gözlemciliği güzel bir hobi.

gözle
{f} observing

I'm observing wild birds. - Ben yabani kuşları gözlemliyorum.

Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars. - Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.

gözle
{f} eye

Mother looked at me with tears in her eyes. - Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.

This song is so moving that it brings tears to my eyes. - Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.

gözle
{f} observed

He observed many types of creatures there. - Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.

The boy observed the birds all day. - Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.

gözle
observe

The woman observes and the man thinks. - Kadın gözlemler ve erkek düşünür.

Tom likes to observe birds. - Tom kuşları gözlemlemeyi sever.

gözle
{f} surveyed
gözle
optical
gözlenebilir
Избранное