It's beyond any doubt.
- Bu hiç şüphe götürmez.
This is beyond dispute.
- Bu su götürmez bir şey.
There is indisputable proof that Tom is the thief.
- Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.
Take me to your leader.
- Beni liderinize götürün.
This bus will take you to the museum.
- Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
Take away these dishes, please.
- Bu tabakları götür, lütfen.
Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.
- Annem, yanlış davranırsam bir hafta boyunca bilgisayarı götüreceğini söyledi.
This is beyond dispute.
- Bu su götürmez bir şey.
His honesty is beyond doubt.
- Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.