görüntüler

listen to the pronunciation of görüntüler
Турецкий язык - Английский Язык
imagery
images

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.

Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise. - Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

ımages
görüntü
display

Those books were on display in the window. - Şu kitaplar ekranda görüntülendi.

This web page can't be displayed. - Bu web sayfası görüntülenemiyor.

görüntü
image

It's the living image of your grandfather. - O, büyük babanın canlı görüntüsüdür.

Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise. - Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

görüntü
view

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.

göz kamaştıktan sonraki görüntüler
ocular spectra
görüntü
{i} sight

I lost sight of her in the crowd. - Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.

We lost sight of the man in the crowd. - Biz kalabalıkta adamın görüntüsünü kaybettik.

görüntü
vision

There are no real visions. - Gerçek görüntüler yoktur.

görüntü
{i} spectacle
görüntü
(radar) blip
görüntü
spectre
görüntü
scene

I love the scenery viewable from the Shinkansen. - Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.

görüntü
spectrum
görüntü
appearance

A great man doesn't care about his appearance. - Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.

She made her first appearance as a musician. - İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.

görüntü
(Tıp) presentation
görüntü
frame

He reviewed the footage frame by frame. - O, kamera görüntüsünü kare kare gözden geçirdi.

görüntü
look

Don't judge a man by the way he looks. - Bir insanı görüntüsüyle yargılama.

Tom could tell by the look on Mary's face that she was very excited. - Tom Mary'nin yüzündeki görüntüye bakarak onun çok heyecanlı olduğunu söyleyebiliyordu.

görüntü
imagery
görüntü
picture

My TV set is almost 15 years old, but it still has a good picture. - Televizyonum neredeyse 15 yaşında ama hâlâ iyi bir görüntüye sahip.

Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile. - Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.

Görüntü
ımage
formu görüntüler
(Bilgisayar) displays form
görüntü
outlook
görüntü
semblance
görüntü
phantom, specter, apparition
görüntü
cin., television image, picture
görüntü
image , video , picture
görüntü
spectre, phantom; image; frame, picture; vision
görüntü
(Matematik) image
görüntü
phys. image
görüntü
displaying
görüntü
eidolon
sorgu görüntüler
(Bilgisayar) displays query
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение görüntüler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Görüntü
sahne
Görüntü
hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi; herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi
görüntü
Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla görüntülüğe art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü
görüntü
Manzara
görüntü
Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta
görüntü
Herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
görüntüler
Избранное