I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
- Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
They said Reagan seemed calm and thoughtful.
- Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.
The conductor appeared on the stage.
- Koro şefi sahnede göründü.
He appeared in many movies.
- O, pek çok filmde göründü.
The story appears to be true.
- Hikâye doğru görünüyor.
Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
- The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
It seems to me that you are wrong.
- Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
Your suggestion seems reasonable.
- Önerin mantıklı görünüyor.
Seemingly impossible things sometimes happen.
- Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
The world is a place of seemingly infinite complexity.
- Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
You seem to be a little under the weather.
- Biraz keyifsiz gibi görünüyorsun.
He does not seem to be very tired.
- O, çok yorgun görünmüyor.