göçtü

listen to the pronunciation of göçtü
Турецкий язык - Английский Язык
migrated
past of migrate
göç
migration

Hanson is wrong when he states international economic developments led to great migrations of labour in the seventeenth century. - Hanson, uluslararası ekonomik gelişmelerin 17. yüzyılda büyük emek göçlerine yol açtığını söylediğinde hatalıdır.

Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another. - Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.

göç
{i} immigration

America’s immigration system is broken. - Amerika'nın göçmenlik sistemi bozuldu.

We have to introduce ourselves to the immigration office. - Kendimizi göçmenlik ofisine tanıtmak zorundayız.

göç
{i} emigration

Portugal is a country of emigration. - Portekiz göç veren bir ülkedir.

göç
migratory

In autumn the migratory birds fly south. - Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

The swift is a small migratory bird of the family Apodidae. - Ebabil Apodidae ailesinin küçük bir göçmen kuşudur.

göç
flight

It's not easy to prevent white flight from cities. - Şehirlerden beyaz göçü önlemek kolay değildir.

göç
seasonal migration (of animals)
göç
emigrate

Tom emigrated to Australia when he was thirty. - Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.

I plan to emigrate to Australia. - Avustralya'ya göç etmeyi planlıyorum.

göç
Exodus

The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany. - Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.

göç
migrate

These birds migrate to North Africa in the winter. - Bu kuşlar kışın Kuzey Afrika'ya göç ederler.

I wonder why birds migrate. - Kuşların neden göç ettiğini merak ediyorum.

göç
collapse
göç
transmigration
göç
settlement
göç
transhumance
göç
household goods being moved
göç
moving (from one dwelling place to another), migration
göç
(zorlu) trek
göç
ımmıgratıon
göç
migrated to
göç
{i} drift
göç
{i} expatriation
göç
immigrated

Tom's parents immigrated from Australia. - Tom'un anne ve babası Avustralya'dan göç ettiler.

Tom immigrated to Australia when he was thirty. - Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.

göç
mıgratıon
göç
migration; emigration; immigration
göç
(Hukuk) migration, immigration
göç
migration, emigration, immigration
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение göçtü в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Göç
hicret
Göç
huruç
Göç
barhana
göç
Taşınma, nakil
göç
Göç sırasında taşınan ev eşyaları
göç
Evden eve taşınma, nakil: "Her sene, zamanı gelince İstanbul'un mahallelerinde Boğaz'ın köylerine göçler başlardı."- A. Ş. Hisar
göç
Kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ne göre çevre değiştirmeleri
göç
Ekonomik, toplumsal veya siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, muhaceret: "Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi."- S. Ayverdi
göçtü
Избранное